2 Aralık 2011 Cuma

YÖRESEL MANİLER

Küp içinde pastırma,
Kız saçını kestirme,
Kestirirsen az kestir,
El oğlunu küstürme.

Ak yüzük parmak gibi
Sevdiğim kaymak gibi
Bizi yardan ayıran
Devrile kavak gibi.

Bu gece bir düş gördüm
Elimde bir kuş gördüm
İncitmişsin sevdiğimi
Rakibi ölmüş gördüm.

Bir su ver aşırmadan
Doldurup taşırmadan
Yarime bir kavuşsam
Aklımı şaşırmadan

Sarı iplik dikerim
Göz yaşı dökerim
Yardan gelen mektubu
Kefenime dikerim.

Hadin gidelim hadin
Çiçekli yaylalara
Yohmudur senden güzel
Baharsın aynalara.

Bahçalarda mor gabah
Açılır sabah sabah
Sen şeker ol ben kaymak
Yiyelim parmak parmak

Bahcalarda batlıcan
Yari gördü koptu can
O sana kurban olsun
Sinedeki tatlı can

Nabızlarım atıyo
Gül diken batıyo
Yarin tatlı sözleri
Canıma can katıyo

Çise yağıyo çise
Kel tepenin kise
Gız Allahını seversen
Niye vardın şu pise

Irafta kara bekmez
Her adam kahır çekmez
Kahır çeken bellidir
Eli yürekten gitmez

Pancar pezük değil mi
Ciğer ezük değil mi
Ben sevdim eller aldı
Bana yazuk değil mi

Damda dere bitmez mi
Yar olu da öpmez mi
Yarin öpdüğü yerde
Mor menekşe bitmez mi

Sıra sıra sırdaşı
Sırmalı yüzük taşı
Ben askere gönderdim
Hem yari hem gardaşı

Dene dene üzümsün
Sen sevgülü gözümsün
Sahın unuttu sanma
Gece gündüz sözümsün.

Pınara vardın mı?
Gül koydum aldın mı?
Ben seni seviyodum
Haberini almadın mı?

Gidiyom gelemiyom,
Yari terkedemiyom.
Yar benden geçti emme,
Ben yardan geçemiyom.

Fırın üstünde kürek
Niye ah ettin yürek
Her derde dayandın
Buna da dayan yürek

Tarlalarda bıtırak
Gelin kızlar oturak
Oturmaktan ne çıkar
Evlenekte kurtulak  

Bahçelerde kereviz
Biz kereviz yemeyiz
Bize Niksar’lı derler
Biz güzeli severiz

Bahçelerde kestane
Kestane tane tane
Benim sevgili yarim
Niksar’da bir tane

Tabancam dolu mermi
Adam böyle eder mi
İnsan sevdiği yari
Bırakır da gider mi

Halının ilmekleri
Kırılır düğüm olur
Benim sevdiğim oğlan
Okur öğretmen olur.

Köprüden geçerken
Köprü salladı beni.
Bekir Ağanın kızı
Kendine bağladı beni.

Entarisi çit gibi,
Gözleri çiğit gibi.
Ne peşimde dolanıyon,
Salahana it gibi.

Kahve piştiği yerde,
Telve taştığı yerde.
Güzel çirkin aranmaz,
Gönül düştüğü yerde.

Kara koyun yayılır,
Saçakları sayılır.
İnme yarim yayladan,
Gören olur bayılır.

Maniye maraz derler.
Güzele kiraz derler.
Yarinden ayrılana,
Yana yana gez derler.

Mani benim ezberim.
Kan ağlıyor gözlerim.
Ben oyarin yolunu,
Ölene dek gözlerim.

Hıçkırık tuttu beni,
Tuttu kuruttu beni.
Seni gidi gavurun kızı,
Gitti de unuttu beni.

Kiremitte gezerim,
Kiremiti ezerim.
Onbeşine gelen kızın,
Kapısında gezerim.

Yumurtanın sarısı,
Yere düştü yarısı,
Görümcem verem olmuş,
Kaynanama darısı.

Altın yüzük var benim,
Parmağıma dar benim.
Şu Niksar'ın içinde,
Kara gözlü yar benim.

Kaynanayı ne etmeli?
Kaynar kazana atmalı.
Yandım gelin dedikçe,
Altına odun atmalı.

Niksar'ın çarşısına,
Gün doğar karşısına.
İnsan gönül verir mi?
Kapı bir komşusuna.

Niksar'da dut ağacı,
Çift gezer iki bacı.
Büyüğü ne ise de
Küçüğü can ilacı.

Ey uluma uluma,
Peynir koydum tuluma.
Madem mani bilmiyon,
İtim gibi uluma.

BEDDUALAR

Adı batasıca.
Allah güldürmesin.
Allah gün ışık göstermesin.
Allah iki yakanı bir araya getirmesin.
Allah uyuz versin de tırnak vermesin.
Allah yedirmesin.
Ağzın dilin kilitlensin, lâl olsun,
Ağzından burnundan gelsin.
Ağzı keşlünün enüğü.
Allahundan bulasın emi.
Baba ye.
Baba çıhasıca.
Başını bağrını yesin.
Boyun bosun devrilsin.
Burnundan fitil fitil gelsin.
Cehennemin dibine git.
Cehennenim kara dibi.
Çenen tutulsun.
Defteri dürülesice.
Dili kopasıca.
Dili dişi kilitlenesice!
Elleri kırılasıca.
Emdiğin burnundan gelsin.
Evladından bulasın!
Gahrolasıca!
Gavur tohumu!
Geberesice!
Gıran giresice!
Gidişin olsun da gelişin olmasın.
Gohmuş!
Gözüne dizine dursun.
İbimiyesice!
Kara haberi gelesice.
Kökün kurusun.
Köküne kibrit suyu,
Ocağı söyünesice.
Oğlunla kızından bul.
Öllüğün körü.
Öte dünyada iki elim yakanda olsun.
Sıracalı!
Südüklüğü tutulsunda, teneşire gelsin.
Sürüm sürüm sürünesin.
Taş kesilesice.
Teneşire gelesice!
Töremeyesice.
Yağlı kurşunlara gelesice,
Yerin dibine giresin.
Yeşermeyesice,
Zıkkım iç.
Zıkkımın bekini ye.
Zıkkımın kökünü yiyesice.
Zehir zıkkım olsun.

DUALAR

Anan, baban nur gölünde yatsın.
Allah ağzınızın tadını bozmasın.
Allah akıl fikir versin.
Allah bir yastıkta kocatsın.
Allah birini bin etsin.
Allah dert verip, derman aratmasın.
Allah devlete millete zeval vermesin.
Allah elden ayaktan düşürmesin.
Allah gördüğünden geri koymasın,
Allah Halil İbrahim bereketi versin
Allah her şeyi gönlünce versin.
Allah imandan, Kuran'dan ayırmasın.
Allah kesenin dibini göstermesin.
Allah kimseyi gördüğünden geri koymasın.
Allah kuru iftiradan esirgesin.
Allah ne muradın varsa versin.
Allah oğul ekmeği yedirsin.
Allah sırtını yere getirmesin.
Allah tuttuğunu altın etsin.
Allah yardımcın olsun.
Berhüdar ol!
Dert yüzü görmeyesin,
Eline koluna sağlık.
El öpenlerin çok olsun.
Ellerin dert görmesin.
Kesene Hızır uğrasın.
Muhanete muhtaç olmayasın.
Ömrün uzun, düğünün güzün olsun.
Su verenlerin çok olsun.
Torun ekmeği yiyesin,

11 Kasım 2011 Cuma

ŞEHİR HAKKINDA GENEL BİLGİ

 
Yüzölçümü: 9.958 km² 

Nüfus: 828.027 (2000) 

İl Trafik No: 60 

İLÇELER: 
Almus
Artova
Başçiftlik
Erbaa
Niksar
Pazar
Reşadiye
Sulusaray
Turhal
Yeşilyurt
Zile



  6000 yıllık tarihi boyunca üzerinde barındırdığı medeniyetlerin izlerini taşıyan Tokat; çok çeşitli ve zengin bir kültürel yapı ile yoğrulmuştur. Hititlerden günümüze kadar üzerinde yaşamış tüm medeniyetlerin izlerini ilimizde bulmak mümkündür. Maşat höyükte ki Hitit şehri, Roma, Bizans döneminden kalma Sebaptapolis yerleşim bölgesi, Tokat Kalesi, Taşhan, Beysokağı, Hıdırlık köprüsü, Alipaşa hamamı ve Ali paşa Camii gibi daha birçoklarını sayabileceğimiz tarihi ve kültürel zenginliklerimiz ilimizi daha da güzelleştirmektedir. Yüzyıllardır bozulmadan günümüze ulaşan gelenek ve göreneklerimiz, yemek kültürümüz, giyim kültürümüz, folklorik değerlerimiz, bakırcılık, yazmacılık, halı kilim ve kumaş dokumacılığı günümüzde de aynı disiplin ve aynı hevesle yapıla gelmektedir. Reşadiye’de bulunan Selemen Yayla Pazarında hala değiş tokuş usulü alışveriş yapılmaktadır.




   

      

TOKAT-ÇA...

Alaçuh             : Bağ evi
Ağari               : Doğru (şurdan ağari gel)
Ağleş                : Dur
Arsız eniş         : Acem lalesi
Ağartu             : Ayran
Aşkana            : Mutfak
Azıh                 : Yolluk

Badal               : Merdiven
Bahraç             : Küçük kova
Bayahtan         : Biraz önce
Beri gel            : Yaklaş
Beribenzer       : Olur olmaz
Bıldır                : Geçen sene
Bibi                  : Hala, kardeş
Bakraç            : Küçük kova
Boyna              : Devamlı, habire
Buymak           : Üşümek

Cırcır               : Fermuar
Cılga                : İncecik yol, patika
Cibelmek         : Şımarmak
Coruh              : Sıska, zayıf
Cücük              : Civciv
Culuk               : Hindi

Çeki                 : Başörtüsü, yemeni, yazma
Çepük              : Alkış
Çöçelenmek     : Boşa vakit geçirmek

Dımılık             : Ilık
Dolambaç        : Uzatılmış yol
Düğü                : Bulgur´un küçüğü

Eccük              : Azcık
Eğleş                : Dur
Ellam               : Herhalde
Eme                 : Hala
Erüşte              : Evlerde yapılan makarna

Gadaş              : Kardeş
Gaddem           : Kadar, parça
Gatmer            : Gözleme

Heğri               : Sende
Hincik              : Şimdi
Höllük              : Çocukların altına serilen toprak

İlerikigün         : Geçen gün
İşkefe               : Yufka
İşmar               : Göz kırpma, işaret

Kekiç               : Çekiç
Kelem              : Lahana
Kepenek          : Kelebek
Kestenkelle      : Kertenkele
Körsü               : Köstebek
Kömüş              : Camış
Kete                 : Haşhaşlı veya yağlı ekmek

Mahat              : Eski el yapımı koltuk
Meğersimek     : Umursamak, dikkate almak
Mıh                  : Çivi

Nörüyon          : Ne yapıyorsun

Paşalı               : Entari
Peşkur             : Havlu
Pırtı                  : Elbise

Sırsıl                 : Yapışkan insan
Sıçan                : Fare

Şorası              : Şurası

Tamatos          : Domates

Üçbeş               : Yöresel giysi

Yarpah            : Yaprak
Yeğnik             : Hafif
Yüzün guylu    : Yüz üstü (yatarken)




22 Ekim 2011 Cumartesi

TOKAT MUTFAĞI 2

İLGİLENENLER İÇİN BAZI TOKAT YEMEKLERİNİN TARİFLERİ


TOKAT SARMASI
1 Su bardağı ince bulgur
250 gr Kıyma
1 Çorba kaşığı
domates
salçası
1 Tatlı kaşığı kimyon
1 Tatlı kaşığı yenibahar
Yarım tatlı kaşığı karabiber
1 Tatlı kaşığı tuz
350-400 gr Salamura tokat yaprağı


Üzeri için:
1 adet kuru
soğan 2 çorba kaşığı tereyağı
2 su bardağı su

YAPILIŞI


İç malzeme iyice yoğrulur. Yaprağın üst kısmına yarım ceviz kadar iç konur. Sağdan ve soldan kapatılır, sonra sarılır. Görüntüsü yuvarlak olmalıdır. Tencereye sarmalar dizilir. Soğan tereyağı kavrulur, sarmaların üzerine gezdirilir. Sonra sıcak su katılır. Kapaklı olarak yarım saat kadar pişirilir.


BAT

3 su bardağı ince bulgur
2 su bardağı yeşil mercimek
1 demet maydonoz
1 demet taze soğan
2 çorba kaş domates salçası
Tuz
Pulbiber
Yeterince su
Yerken salamura üzüm yaprağı

YAPILIŞI

Bulgur soğuk suda şişirilir. Yeşil mercimek akşamdam ıslatılıp yumşayana kadar haşlanıp süzülür. Bulgur ve mercimek karıştırılır. Maydonoz ve yeşil soğan ince ince doğranır ve bulgurlu karışıma ilave edilir. Salça, tuz ve pulbiber ilave edikten sonra suyu ilave edilir. Su bütün malzemenin hafif üstüne çıkana kadar ilave edilir. Yerken üzüm yaprağına sarılarak yenir.



KESME ÇORBASI
2 çorba kaşıgı salça                                                            
Erişte
0,5 çay bardagı bulgur
1 kase kurutulmuş erik (pestil de olabilir)
2 yemek kaşıgı
Sıvı yağ
1 küçük soğan
Tuz,
Nane

Yeterince su

YAPILIŞI

Tenceremize su, tuz ve erikleri koyup kaynatalım. Yumuşayınca bulguru, sonra erişteyi koyalım. Erişteler erimeden ocağımızı kapatalım.Diğer taraftan tavamızda soğanları(çok küçük doğranmış) ve salçamızı kavuralım. Naneyi kattıktan sonra kavurduğumuz malzemeyi çorbamıza karıştıralım. Erişteler erimeden servis yapalım.



MADIMAK

Madımak, çayır ve meralardan toplanır. Ayıklandıktan sonra yıkanır. İnce ince doğranıp, tekrar yıkanarak süzgeçten geçirilir. Bir kazanda kıyılmış soğan, yağ ve pastırma ile karıştırılıp, soğan ölünceye kadar beklenir. Daha sonra madımak konur. Biraz bekledikten sonra bulgur ve su ilave edilir. Tuz atılarak iyice pişinceye kadar beklenir.






TOKAT KEBABI

1 kilo kuzu kuşbaşı
3 adet orta boy kemer patlıcanı
2 adet orta boy patates
4 adet orta boy domates

200 gram kuyruk yağı
5 baş sarımsak
250 gram sivribiber
5 adet lavaş
Yeteri kadar tuz karabiber


YAPILIŞI

İri kesilmiş kuşbaşı etleri tuz ve karabiber ile harmanlayıp malzemeler hazırlanıncaya kadar bekletin. Patlıcanları uzunlamasına ikiye bölün. 2 santimlik parçalara bölün. Patateslerin kabuklarını soyup 1 santimlik yuvarlak dilimler halinde doğrayın. Domatesleri dilimleyin. Kuyruk yağını etlerin boyunda doğrayın. Tuzunu ekleyin. Malzemeleri kuyruk yağıyla yağlanmış şişlere dizin. Izgara veya fırının ızgarasının altına tepsiye yerleştirilen domateslerin üzerine şişleri dizin. Etler ve sebzeler pişinceye kadar çevire çevire pişirin. Lavaş ekmeklerini açın. Yarısına et ve sebzeleri yerleştirin. Üzerine etlerin suyu ile lezzetlendirilmiş domatesleri yerleştirin. Lavaşın yarısını üzerine kapatarak sıcak olarak servise sunun. Not: Bu malzemeyi tepside fırında da yapabilirsiniz. En alta domates dilimlerini dizin. Üzerine tüm malzemeyi yerleştirip fırında etler ve sebzeler pişince lavaş ekmeği ile servise sunun.

17 Ekim 2011 Pazartesi

TOKAT MUTFAĞI


       Geleneksel Tokat evlerinin en büyük özelliği, büyük odalarından birinin mutfak olmasıdır. Mutfağa halk ağızı ile “İşevi” veya “akşana” denir. Taban döşemesi bal peteğini andıran kiremit tuğla ile kaplıdır. Odanın bir köşesinde yemek yapmaya ve çamaşır kazanını kaynatmaya yarayan yer ocağı bulunurken; diğer tarafta kurutulmuş yiyecek, konserve, salça, peynir, yaprak saklanan kiler bulunur. Ayrıca kuru baklagil ve tahılın saklandığı bölmeli ambar vardır. Bağ evlerinde kebap fırını, üzüm suyu0nun çıkarıldığı şirehane, geleneksel Tokat mutfağının en belirgin özelliğidir.Bugün bile Tokat’ta yemekler çoğunlukla yer sofrasında yenilir. Mutfak kalabalık ailelerde oturma odasıdır. Tokat’ın çok zengin mutfağı vardır.


ÇORBALAR
OĞMAÇ
  • Bacaklı çorba
  • Bütün çorba
  • Keş 
  • Oğmaç çorbası 
  • Topallaklı helle 
  • Püşürük çorba 
  • Keşbo çorba
  • Katıklı(ayranlı) 
  • Kelem çorbası 
  • Kamalı çorba


ETLİ-KURUBAKLAGİL YEMEKLERİ
KEŞKEK
  • Keşkek 
  • Bat 
  • Coştu yemeği 
  • İç yemeği 
  • Basta 
  • Büryan
  • Karışık yahni
  • Ferfene
  • Dolma köfte 
  • Tokat kebabı

SEBZE YEMEKLERİ
MADIMAK
  • Nivik
  • Madımak
  • Bakla dolması
  • Pakali
  • Gelin parmağı
  • Isırgan yağlı aşı
  • Baldıran

UNLU HAMURLU YEMEKLER

TOKAT KEBABI
  • Şipsi
  • Papa
  • Siron
  • Olibah
  • Tülü köfte
  • Kulak
  • Cadı

ÇÖREKLER VE BÖREKLER

YUFKA TATLISI
  • Kavlak börek
  • Mısır böreği
  • Pırasa böreği 
  • Yaş börek 
  • Hamba
  • Almus böreği
  • Taş ekmeği
  • Çarşaf böregi                  

TATLILAR
  • Güdül kumak
  • Hasurda
  • Sini çevirme
  • Yufka tatlısı

11 Ekim 2011 Salı

ZİLE'NİN TARİHİ VE SOSYAL KÜLTÜRÜ

        Hititler Dönemi'nde önemli birer yerleşim yeri olan Tapigga (Maşathöyük) ve Anziliya (Zile Höyüğü), M.Ö. 15. yüzyıldan sonra Hititler'in en büyük düşmanlarından Kaşkalar'ın birçok saldırısına uğradı. M.Ö. 8. yüzyılda Frigler'in yönetimine giren yöre, M.Ö. 7. yüzyılda Kimmerler tarafından yağmalandı. Ardından M.Ö. 6. yüzyılda Persler'in, M.Ö. 4. yüzyılda da Makedonlar'ın denetimine girdi. M.Ö. 3. yüzyılda Pontus Krallığı'na bağlandı ve M.Ö. 66'da Romalılar'ın eline geçti. II. Pharnakes, M.Ö. 47'de Sezar'ın karısının adı verilen Zela şehrinde (bugün Zile) yapılan ve kısa süren bir savaşta Julius Caesar tarafından yenilgiye uğratıldı ve Zile Kalesi içerisindeki dikili taşa şu önemli sözler kazıldı.

         "Veni, Vidi, Vici - Geldim, Gördüm, Yendim".
        11. yüzyıl başlarında Bizans'ın Armeniakon Theması'nın sınırları içerisinde yer alan yöreye aynı yüzyılın ikinci yarısında Türkmenler gelmeye başladı. Danişmendliler'in ve Anadolu Selçukluları'nın egemenliği altında kalan yöre, 13. yüzyıl ortalarında Baba İshak Ayaklanması'ndan etkilendi. İlhanlılar'ın denetimi altındayken Moğol valileri tarafından yağmalandı. Eretna Beyliği, Kadı Burhaneddin Devleti ve Akkoyunlular tarafından yönetildikten sonra Osmanlılar'ın eline geçti. Ankara Savaşı'nı (1402) kazanan Timur'un kısa süreli denetiminin ardından 1413'te yeniden Osmanlı topraklarına katıldı. Celali Ayaklanmaları'ndan büyük ölçüde etkilendi. 19. yüzyıl sonlarında Sivas vilâyetinin Tokat Sancağı'na bağlı bir kaza olarak yönetiliyordu. 

        İDARİ VE SOSYAL DURUM
       5 kasaba, 110 köy, 24 mahalle ve 5 mezrası bulunan ilçe köylerinin genelde yerleşim konusunda bir sorunu mevcut olmayıp, yaz, kış köylere ulaşım tümüyle sağlanmaktadır.
       Zile İlçe merkezinde evler, yakın zamana kadar kerpiç ağaç karışımı ahşap bir stilde yapılmakta idi. Bugün bu evlerin büyük çoğunluğu koruma altına alınarak "sit alanı" haline getirilmiştir. Ancak son yıllarda yurdumuzun her yerinde görüldüğü gibi, şehrimizde de ahşap mimarî stildeki evlerin yanında, betonarme ve çok katlı apartmanların yapımı da her geçen gün artarak devam etmektedir.
        İlçede geçmişte çok yaygın olan geleneksel aile tipi son yıllarda çekirdek aile tipine dönüşmeye başlamıştır. Ancak bazı köylerde ataerkil aile yapısı halen devam etmektedir.
        Örf ve adetlerine oldukça bağlı olan ilçe halkının akraba ilişkileri ve sosyal yaşamlarındaki yardımlaşma gelenekleri halen sürmektedir. Bu birleşme ve dayanışmayı bilhassa düğünlerde, seçimlerde ve ölümlerde görmek mümkündür. Zile halkı gelenek ve göreneklerine, örf ve adetlerine sıkı sıkıya bağlı, kapalı bir kenttir. Günümüze kadar bu yapının devam ettirilmesinde rol oynayan en önemli faktörlerden birisi de Zile'nin göç alan değil göç veren bir kent konumunda olmasıdır. Zile'den dışarıya göç olayı yaşanmaktadır. Bugün Türkiye'nin neresine giderseniz gidin mutlaka Zileli ile karşılaşırsınız. Turhal ilçesinin % 40'ı Zileli'dir. En fazla göç Turhal'a olmaktadır.